Explorer-3 göreve hazır! Yeni kapılar açılıyor: Türkiye’ye demir attılar
Türkiye’nin enerji hamlesine demir atan Abdülhamid Han, kritik görevler için yola çıktı. Akdeniz’de sondaj çalışmaları yürütecek olan Abdülhamid Han’a insansız sualtı robotu Explorer-3 eşlik edecek. Türkiye’nin güçlü atağı, dünya ülkeleri ile ilişkilerde yeni kapılar açabilir.
Türkiye’nin son yıllarda sahada varlığını hissettirdiği alanlardan biri de hiç şüphesiz derin deniz arama-keşif ve üretim faaliyetleridir. sahip olduğu tecrübe ile daha yeterli bir noktaya ulaşmayı hedeflemektedir.
Ülkemizin dış ticaret açığının en değerli kalemini oluşturan güç alanında atılacak adımlar aslında Türkiye’nin sadece bugününü değil, gelecek onyıllarını da doğrudan etkilemektedir. Karbonsuz ekonomiye geçiş planlarının yanı sıra, fosil yakıtların ekonomimiz için önemi öngörülebilir bir süredir Ankara’nın radarında.
Bu bağlamda, kendi rezervlerini kullanmak için yeni bir yol haritası ile ilerleyen Türkiye, elektrik maliyetlerinin düşmesi ve faturaları nedeniyle, doğal gaz/petrol talebimizde dışa bağımlılığımızın azalması ve herhangi bir bölgesel veya Ukrayna-Rusya savaşında görüldüğü gibi gelecekte yaşanabilecek küresel felaket. O da hazır olmak için planlar yapıyor.
REZERVDEN DAHA FAZLASINI TAŞIYIN
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Abdülhamid Han Sondaj Gemisi’nin filoya katılmasından tam bir yıl sonra Akdeniz’deki yeni görevine başladığını duyurdu.
Geminin rotası henüz resmi olarak kamuoyuna açıklanmadı. Ancak Abdülhamid Han gemisinin bu değerli yolculuğu, Mavi Vatan’da keşfedilebilecek rezervlerin çok ötesinde anlamlar taşımaktadır.
Satın aldığı gemilerle bu alanda dünyanın önde gelen güçlerinden biri olan Türkiye, aslında bir süredir devam eden arama-arama ve üretim faaliyetleriyle önemli bir bilgi birikimi ve deneyim kazanmıştır. Sektörün gereği olarak yabancı personel ve ithal sistemler ile başlayan çalışmalar, bugün Türkiye Petrolleri’nin artan ölçeği ve yerli/milli sistemler sayesinde kendi çalışanlarımız ve ekipmanlarımızla devam etmektedir.
ÜÇÜNCÜ ÜLKELERDE MEVCUTTUR
Bu fotoğraf aslında Türkiye için çok değerli yeni bir kapının aralanması anlamına geliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sık sık vurguladığı gibi Türkiye’nin güç alanında bir dünya markası olmasının yolu bu deneyimlerden geçiyor.
Abdülhamid Han gemisi örneğinde olduğu gibi ülkemizin bir süredir kendi işçileri ve sistemleri ile kazandığı bu değerli tecrübe ve bilgi birikimi gelecekte bu kabiliyetin üçüncü ülkelerde kullanılması sonucunu doğuracaktır.
Bu noktada Enerji Bakanı Bayraktar, “Türkiye’nin farklı coğrafyalarda, farklı petrol ve doğal gaz kaynaklarının üreticisi, işletmecisi ve sahibi olduğu yeni bir döneme doğru gidiyoruz.” Açıklamanın özel bir anlamı vardır.
Daha doğrusu Türkiye, ‘offshore’ arama, arama ve üretimde bir dünya markası olmayı hedefliyor. Böylece Ankara’nın güç sahasında derin denizlerde yeni bir saha açılarak hem güç diplomasisi masasında hem de ekonomik faaliyetler açısından elinin güçleneceği vurgulanıyor. Bu kararlılık sadece savunma alanında değil, iktidar alanında da önümüzdeki dönemde kurulacak yeni ittifaklarda Türk bayrağını masada dimdik tutması açısından son derece değerlidir.
KAŞIF-3 ABDÜLHAMİD HAN İLE UZUNLUK GÖSTERECEK
Bu görevler gemilerde kullanılacak yerli/milli sistemler için büyük anlam taşımaktadır.
Örneğin Abdülhamid Han sondaj gemisiyle Akdeniz’e açılacak olan Kaşif-3 bu örneklerden biri. Türkiye’nin derin deniz sondaj hikayesinde değerli bir role sahip olan Armelsan’ın Explorer insansız su altı robotu, söz konusu deneyimlerin ne gibi getirileri olabileceğini net bir şekilde gösteriyor.
Kaşif ailesinin ilk eseri olan Kaşif-1, Fatih Sondaj Gemisinde görev yaptı. Kaşif-2 ise Kanuni Sondaj Gemisi’nde binlerce metre derinlikte kendisine verilen tüm görevleri yerine getirmeye devam ediyor. Bundan sonra Explorer-3 ile yolculuk bu kez Abdülhamid Han Gemisi ile devam edecek.
Kaşif-1’de yüzde 53 olan yerlilik oranı, Kaşif-3’te yüzde 70’in üzerine çıktı. Sürekli geliştirme aşamasında olan Kaşif ailesinin üçüncü modeli hibrit motorla geliştirildi. Bahsettiğimiz hibrit platformları şu anda 3-4 ülke üretebiliyor. Türkiye artık bu ülkelerden biri.
Bu gelişme, kazanılan tecrübenin yerli sistemlere katkısını göstermesi açısından son derece kritik.
YABANCI EŞYALAR TÜRKİYE DIŞINDAN BİLGİLENDİRİLMESİNE NEDEN OLUR
Explorer-3 ile ilgili kısa bir hatırlatma yapmakta fayda var… Aslında bu araçları Türkiye’nin SİHA seyahatine benzetmek mümkün. Nasıl ki Türkiye, diğer ülkelerin insansız hava araçlarını kullanırken önemli sıkıntılar yaşıyorsa, yabancı ülkelerin insansız su altı araçları da bu alanda emsal teşkil edecek riskler taşıyor.
Çünkü söz konusu araçlar, arama-tarama faaliyetlerinin yürütüldüğü alanları net bir şekilde göstermekte ve sonuçları gemiye bildirmektedir. Bir bakıma arama, keşif ve sondaj faaliyetlerinin en hassas bilgilerine ulaşabilmektedir. Bu tür operasyonları tamamen yerli ve milli imkanlarla gerçekleştirmezseniz, elde edilecek kritik bilgilerin doğrudan başka ülkelerin eline geçmesi kaçınılmazdır.
Bu nedenle Kaşif, çok değerli görevler yerine getirmekle kalmayıp, Türkiye’nin derin denizlerdeki arama ve üretim faaliyetlerinde ‘devlet sırrı’ olabilecek bilgi ve verilerin ‘içeride’ saklanmasını da sağlıyor.
Kaşif’in yanı sıra Türkiye’nin derin deniz arama ve üretim gemileri de farklı kalemlerde yerli/milli sistemler kullanıyor.
Bu sistemlerle ilgili sahadan alınan geri dönüşler altın değerinde. Çünkü ulusal sistemlerimiz operatörlerden gelen bildirimlere göre geliştirilmeye ve güncellenmeye devam ediyor. Türkiye bu alanda sürekli gelişen kritik altyapılara sahiptir. Bu nedenle gemilerde yerli/milli markaların tercih edilmesi, Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda bu alanda ulaşacağı konumu doğrudan etkilemektedir.